72 Fırka ve ehl-i bid'ât'in bölünmesi


YETMİŞ İKİ FIRKA
Hamd'ın tamamı Allah'adır. Selat ve selam nebi ve ümmetine olsun.  

Bid'at ve bid'atçıların zemmi

Aişe (rh)' rivayetler Rasulullah (sas) şöyle buyurdu; "Kim dinde olmayan birşeyi ortaya atarsa, ortaya çıkardığı şey reddilir" (Buhari müslim)

Buhari ve müslimde geçen bir hadiste yine aişe (rh)'den rivayetle Rasulullah (sas) şöyle buyurdu; " Kim dinde yapmadığımız birşeyi yaparsa yaptığı şey reddelir."

Abdullah bin ömer'de Rasulullah (sas) şöyle buyurdu;" Kim sünnetimden yüz çevirirse o benden değildir." (Ebu davud beyhaki)

Abdurrahman bin Amr es Sullemi ve Hacer bin Hacer şöyle anlatırlar:

“Hakkın da Tevbe Suresi'nin 92. Ayetinin indiği İrbad bin Sariye'yi ziyaret amacıyla yanına gittik. Ayetin Meali şöyledir:


“Binek wermek için sana geldiklerin de 'size binek bulamıyorum' dediğin zaman, harcayacak bir şey bulamadıkları için üzüntüden gözyaşları dökerek geri dönenlere sorumluluk yoktur.” [Tewbe 92]

İrbad bin Sariye bize şu Hadis'i nakletti:

“Günlerden bir gün Rasulullah bize sabah Namazını kıldırdıktan sonra yüzünü bize dönerek waaz etti. Herkesin gözü doldu, kalbleri titredi. Aramızdan biri:

“Yâ Rasûlallah! Sanki bu weda eden birinin waaz nasihatiydi” dedi.

“Peki bize ne wasiyet edersin?” diye sordu. O [saw], söyle cewap werdi:

“Size takwayı, Allah [swt] korkusunu we başınızdakine Habeşli bir köle dahi olsa, itaat etmenizi tawsiye ediyorum. Zira benden sonra yaşayacak olanlar birçok ihtilaflar göreceklerdir. Siz benim we Hulefâ-i Râşid'in Sünnetine uyunuz! Onlara sımsıkı tutununuz! Din de çıkarılan [icat edilen] şeylerden sakınınız! Zira Din'de her yeni çıkarılan şey Bid'at'tir we her Bid'at dalâlettir.” [Tirmîzî, Ebû Dâwud]

İbn Mesud'dan Rasûlullah'ın [saw], şöyle buyurduğu riwayet edilmiştir:

“Hawuzun başına herkesten önce ben waracağım;ancak bazı kimseler o hawuzun başından çekilip uyaklaştırılacaklar. Ben:

“Yâ Rabbî! Onlar benim ümmetimdendirler” diyeceğim. O zaman Allah [swt], bana şöyle diyecek:

“Senden sonra onların neler yaptığını sen bilmezsin.” [Müslim]

Abdullah bin muriz şöyle der ; " İpin yavas yavas aşınıp koptugu gibi dinde sünnet sünnet gidecektir."

Birgün İmam tavus oğluyla birlikte oturuyordu, yanlarına mutezile mezhebinden biri gelip konusmaya basladı, bunun üzerine İmam Tavus parmaklarıyla kulaklarını tıkadı, oğlunada ayı şekilde bunu yapmasını söyledi çünkü sözler zayıf kalpli birinden çıkıyordu.

Muhammed bin davud sufyan bin uyeyneye, ibrahim bin ebi yahya kader konusunda ileri geri konustugunu söyledi, bunun üzerine sufyan ; " Durumu insanlarına anlatın banada Allah (svt)'dan afiyet dileyin dedi,"

Salih el mer'i söyle der; " İbn şirin'in huzuruna biri geldi, ve kader konularından biri hakkında konusmaya başladı, bunun üzerine ibn şirin adama ;" Ya sen kalk git yada biz kalkalım dedi."

Eyyub sahtiyani şöyle der; " Bid'at sahibi amel edip çalıstıkça, Allah (svt)'dan dahada uzaklasır."

Sufyani sevri şöyle der; "Bid'at iblise gunahtan  daha sevimlidir. Çünkü günahtan dönülür ama bid'at'ten dönülmez."

Abdulaziz bin ebu davud ölünce cenaze namaznıın kılınması için safanin  kapısına konuldu insanlar saf olduktan sonra sufyani sevri geldi, safları yararak cenazenin yanına vardı sonrada üzerine namaz kılmayıp geri çekildi, zira Abdul aziz bin ebu davud murcie mezhebine mensuptu.

Sufyani sevrinin yine şöyle dediği rivayet edilir; " Kim bid'atçı birini dinlerse, Allah (svt) onu duyduğu şeylerden faydalandırmasın. Kim onunla tokalaşırsa islamla olan bağını koparsın."

Süleyman Temimi ölüm döşegine düşünce çok ağladı niçin ağlıyorsun yoksa ölümdenmi korkuyorsun denilince,hayır fakat ben kaderiye mezhebinden birine uğramış ve ona selam vermiştim.Bu yüzden Allah (svt)'ın beni hesaba çekmesinden korkuyorum dedi.

Fudayl bin iyad şöyle der; " Kim bid'at sahibi birisini severse, O'nun amelini heva eder ve islam'ın nurunu kalbinden çıkarır."
Başka bir sözünde ise şöyle der; " Kim bid'at sahibi biriyle oturursa ondan sakının."
Başka bir sözünde ;" Yolda bid'atçı birini görürsen yolunu değiştirip, başka bir yoldan git, Bid'at sahibi kimsenin ameli Allah (svt)'a yükselmez.Bid'at sahibine yardım eden, İslam'ın yıkılmasını yardım etmiş olur."

Adamın biri fudayl bin iyad'a şöyle dedi; "Kim kızını fasık bir kimseyle evlendirirse, sıla'ı rahimi koparmış olur ve kim bid'atçı biriyle oturursa ona hikmet verilmez. Allah u Teala'nın birinin bid'at sahibine bid'atından dolayı kızdıgını bilirse onun gunahlarını affedmesini umarım.

SÜNNET VE BİD'AT'IN ANLAMI


Eğer şimdiye kadar bid'at'ı yeriğ sünneti övdünüz, peki bid'at nedir ? Sünnet nedir? Zira günümüzde her bid'atcıda kendini ehli sünnete nisbet etmektedir denirse şöyle cevap veririz.

Sünnet ; Sözlükte tutulan ve takip edilen yol demektir. Hiç süphesiz ehli sünnet Rasulullah (sas)'ın izinden giden onun ve ahsabının yoluna, Tabi olanlar averilen isimdir.Zira onlar hiçbir degişimin olmadıgı bir yol üzereydiler.

Bid'at ve değişimler, Rasulullah (sas)'ın vefatından sonra meydana geldi, Bid'at ise Dinin aslında olmadıgı halde, sonradan ortaya cıkarılan fiillerden ibarettir. Genel olarak bid'atler şeriate muhalif olur, şeriate yapılan bir noksanlık veya fazlalıgın göstergesidir.Ortaya atılan bid'at seriate muhalif olmayıp caiz olan birsey bile olsa böyle birşey ortaya cıktıgında selefi salihinin cogunlugu Dinin aslının korunması için, bunu hoş görmeyip kerih göruyorlar ve butun bid'atcılerden nefret ediyorlardı.

"Ebabkr ve Ömer (ra) Zeyd bin sabitten kur'an'ı toplamasını istediklerinde, Zeyd onlara şöyle cevap vermiştir. Rasulullah (sas)'ın yapmadığı birşeyi siz nasıl yaparsınız, Saad bin malik bir adamın buyurun ey miraç sahibi dediğini duyunca şöyle dedi; " Biz Rasulullah (sas)'ın zamnında böyle demezdik, adamın biri Abdullah bin mes'ud'a bahsederek şöyle der; "Akşam namazından sonra camide otururlar, ve aralarından biri, sukadar tekbir getirin su kadar subhan allah deyin, sukadar elhamdulillah deyin der; Abdullah bin mes'ud haberi getirene derki;" Eğer birdaha yaparlarsa gel bana haber ver, adamlar başlayınca oda gelip haber verir, İbn Mes'ud hemen çıkar yanlarına gider ve onlara şöyle der; " ben Abdullah bin mes'ud'um Allah yemin ederimki bu yaptıgınız bid'at tır. Muhammed (sas)'in ashabından dahamı üstünsünüz. Bu söz üzerine adamlar yaptıgından tevbe edip kendilerini düzeltiler."

Şu'be bin muğire Rasulullah (sas)'ın şöyle dediğini rivayet eder; " Allah (svt)'ın emri kendilerine gelip çatıncaya kadar, ümmetimden bir gurup mevcut olacakrtır." ( buhari müslim)

Bir diğer rivayette Rasulullah (sas) şöyle buyuruyor; "Ümmetimden bir grup daima hak üzere olacaklardır. Kendilerine yardım etmeynler onlara zarar veremezler.Bu hal Allah (svt)'ın dilediği kadar devam eder."( Buhari müslim)

 Ehl-i Bi'dat'ın Bölünmesi

Rasulullah [saw] şöyle buyurmuştur:

"Yahidler 71 weya 72 fırkaya bölündüler. Aynı şekilde Hristiyanlarda bölündüler. Ümmetim ise 73 fırkaya bölünecektir" Tirmizi bu Hadisin Sahih olduğunu söyler ki Hadisin dewamı şöyledir: " Biri hariç hepsi ateştedir"

"O fırka hangisidir ya Rasulullah ?" diye sorulunca Rasulullah [saw] şöyle demiştir:

"Benim we ashabımın üzerinde olduğu fırkadır" [Ebû Dâwûd, İbn Mâce, Tirmîzî]

Enes b. Malik'te [ra], Rasulullah'ın [saw] şöyle dediğini riwayet eder:

"İsrailoğulları 71 fırkaya ayrıldılar, 70 fırka helak oldu bir tanesi kurtuldu. Ümmetim de 72 fırkaya ayrılacak, bir tanesi kurtulacak diğer 71 fırka kurtulacaktır."

"O fırka hangisidir ya Rasulallah?" diye sorulunca, Rasulullah [saw] şöyle buyurur:

"Cemaattir" [İbn Mâce, Ahmed, Beyhaki]

Peki bu fırkalar biliniyor mu? Bunlar hangileridir?

Cewap olarak deriz ki: "Bizler bu fırkaların asıllarını biliyoruz; ancak her asıl da kendi arasında bölünmüştür." Dolayısıyla her fırkanın ismini tek tek anmaya gerek yoktur. Önce asıl itibariyle adlarını sıralayalım:

İslam Alimleri sapık fırkaların aslının altı fırka olduğunu söylerler:

- Kaderiyye,
- Cebriyye,
- Mürcie,
- Rafıziyye,
- Cehmiyye we
- Haruriyye [Harici].

Her fırka kendi içinde 12 fırkaya bölünmüş olduğundan sayıları tam 72 etmektedir.

                      Haruriyye:

Hariciler fırkası kendi aralarında 12 fırkaya bölünmüştür. İlk fırkaları:

Ezrakiye: Ebu Raşid Nafi bin el Ezra adlı kişiye nispetle bu adı almışlardır. Hariciler arasında sayıları en çok olan we en güçlü olan guruptur. Ehl-i Kıbleyi tekfir ederler we hiç kimseyi Mü'min olarak kabul etmezler.

İbadiye: Abdullah b. Esad'a nispetle bu adla anılırlar. Kendileri gibi söyleyenleri Mü'min söylemeyenlerin Münafık olduğunu söylerler.

Selebiye: Salebe b. Mişkan'a nispetle bu adla anılırlar. Kaza we Kaderin olmadığını söylerler.

Hazimiye: Hazım b. Ali'ye nispetle bu adla anılırlar. İmanın ne olduğunu bilmedikleri için halkın tümünün mazur olduğunu söylerler.

Halefiye: Halefin arkadaşları olarak bilinirler. Kadın-erkek Cihadı terk edenin kafir olduğuna inanırlar.

Mekremiye: Mekrem b. Abdullah el Acli'ye nispetle bu adla anılırlar. Kimsenin kimseye dokunmaya hakkı olmadığını zira onun temiz mi necis mi olduğunu bilemeyeceklerini söylerler we tewbe edip yıkanıncaya kadar onunla yemek yemezler. Namaz kılmayanı tekfir ederler. Bu kişinin Namaz kılmadığından dolayı değil, Allah'ı [cc] tanımadığından dolayı küfre girdiğini söylerler.

Kenziye: Kimse malını başkasına weremez. Çünkü hak etmemiş olabilir derler. Bu nedenle hak sahipleri ortaya çıkıncaya kadar mallarını toprağa gömerler.

Şemrahiye: Yabancı kadınlara dokunmada bir beis olmadığını çünkü onların reyhanlar olduklarını söylerler.

Ahnesiye: Ahnes adında birine nispetle bu adla anılırlar. Öldükten sonra ölüye ne hayır ne de şerrin dokunmayacağını söylerler.

Mahkemiye: Mahlukatı hakem olarak kabul edenleri tekfir ederler.

Mutezile: Haruriye fırkasının bir bölümüdür. Ali [ra] ile Muawiyenin [ra] durumunu bilmediklerini bunun için her iki taraftan uzak durduklarını söylerler.

Meymuniye: Meymun b. Haid'e nispetle anılırlar. Adamlarının [dostlarının] rızası olmadan iman edemeyeceklerini, bunun geçerli olmayacağını, iddia ederler. Bu grup erkek kardeşlerinin kızları we kızlarının kızlarıyla ewlenmeyi caiz görürler.

   
                     Kaderiye

Kaderiye mezhebi de 12 fırkaya bölünmüştür:

Ahmeriye: Allah'ın adil olabilmesinin şartı, kulların [Allah'ın ] işlerine malik olmaları we [Allah'ın] onlarla işledikleri günahların arasına girmemesidir.

Senewiye: İyiliklerin Allah'tan kötülüklerin ise Şeytan'dan olduğuna inanırlar.

Mutezile: Ahirette Mü'minlerin Allah'ı [cc] görmelerini inkar ederler we Kuran'ın mahluk olduğunu söylerler.

Keysaniye: İşlediğimiz fiilerin Allah'tan mı kuldan mı olduğunu, yine öldükten sonra insanlara sewap mı ceza mı olduğunu bilmeyiz derler.

Şeytaniye: Muhammed b. Numan'ın tabileridirler. Şeytanın ismiyle adlandırılmışlardır. Allah'ın [cc], Şeytan'ı yaratmadığına inanırlar.

Şewikiye: Küfür hariç bütün kötülüklerin takdir edildiğine inanırlar.

Wehemiye: Yaratıkların fiilerinin we sözlerinin zatı yoktur. İyilik we kötülüğün de zatı yoktur derler.

Rawendiye: Bunlara göre Allah'ın [cc], indirdiği bütün kitaplarla amel etmek haktır. Nasih yada Mensuh olsun fark yapmaz..

Beteriye: Günah işledikten sonra yapılacak tevbenin kabul olmadığına inanırlar.

Nakisiye: Rasulullah'a [saw], biat etmeyenlerin günahkar olmadıklarına inanırlar.

Kasıtiye: Dünyalık istemeyi zühd'e tercih ederler.

Nezzamiye: İbrahim Nezzam'ın talebelerindendirler. Allah'ın [cc], birşey olduğunu söyleyenleri tekfir ederler.


                                               Cehmiyye

Cehmiyye de 12 fırkaya ayrılmıştır:

Muattile: İnsanın hayal ettiği şeylerin de mahluk olduğunu söylerler. Allah'ın görülebileceğini iddia edenleri tekfir ederler.

Merisiye: Bişr el Merisiye'ye nispetle böyle adlandırılırlar. Allah'ın sıfatlarının çoğunun mahluk olduğunu söylerler.

Mültezime: Allah'ın her yerde we her mekanda olduğunu sylerler.

Waridiye: Rabbini tanıyanın Cehennem'e gitmeyeceğini söylerler. Çünkü Cehennem'e gidenin bi daha asla çıkmayacağına inanırlar.

Zehadiye: Hiç kimse Rabbin warlığını ıspat edemez. Çünkü ıspat ancak duyularla idrak edildikten sonra olabilir. İdrak edilen şeylerse İlah olamaz. İdrak edilmeyen de ıspat edilemez.

Herekiye: Ateşin kafiri bir defa yakacağını bir defa yandıktan sonra artık ateşin sıcaklığını hissetmeyeceğini söylemişlerdir.

Mahlukiye: Kuran'ın mahluk olduğunu söylerler.

Faniye: Cennet we Cehennem'in faniliğine inanırlar we hatta bazıları yaratılmadığını bile söylerler.

Muğriye: Peygamberleri inkar edip onların birer hakim olduklarını söylerler.

Wakıfiye: Kuran'ın ne mahluk olduğunu nede olmadığını söyleyebiliriz derler.

Kaberiye: Kabir azabını we şefaati inkar ederler.

Lafziye: Kuran'ı okumamız [telaffuzumuz] mahluktur derler.


                                    Mürcie

Mürcie de 12 fırkaya bölünmüştür:

Tarikiye: Allah'ın kullarına hiçbir farz koymayıp, sadece iman etmelerini yeterli kabul ettiğini, O'na iman edip tanıdıktan sonra kişinin dilediğini yapma hürriyetine sahip olduğunu söylerler.

Saibiye: Allah-u Teala'nın yaratıklarını dilediklerini yapmaları konusunda serbest bıraktığına inanırlar.

Raciye: Biz, Allah'a itaat edene itaatkar, isyan edene de isyankar diyemeyiz. Zira o kişinin Allah katında ki durumunu bilmiyoruz derler.

Şakiye: Taatler imandan değildir, derler.

Beyhesiye: İman ilimdir derler we hak ile batılı, helal ile haramı bilmeyenleri tekfir ederler.

Menkusiye: İman ne fazlalaşır nede azalır derler.

Müşebbihe: Allah'ın eli bizim elimiz gibi, gözü de bizim gözümüz gibidir derler.

Taşewiye: Her Hadisin hükmünü aynı sayarlar. Bunlara göre nafileleri terkeden fazları terkeden gibidir.

Zahiriye: Kıyası kabul etmezler.

Bideiye: Bu ümmete ilk defa Bid'atları ortaya çıkaranlardır.


                           Rafıziler

Rafıziler de 12 fırkaya ayrılmışlardır:

Alewiye: Peygamberlik Hz. Ali'nin hakkıydı. Ancak Cebrail hata ederek, Hz. Muhammed'e werdi diyenlerdir.

Emuriye: Hz. Ali'nin Peygamberlikte Hz. Muhammed'e ortak olduğunu söylerler.

Şia: Hz. Ali Peygamberlerin warisi olup Rasulullah [saw] kendisinden sonra onu halife tayin etmiştir. Bu nedenle ümmet, başkasına beyat etmekle küfre sapmıştır derler.

İshakiye: Peygamberlik kıyamete kadar dewam edecektir. Ehl-i Beyt'in ilmini bilen herkes Peygamberdir, derler.

Nawusiye: Ali [ra], ümmetin en faziletli kişisidir. Başkasının efdal [daha üstün] olduğunu söyleyen kafir olur, derler.

İmamiye: Dünya, Hüseyin'in neslinden imamsız olamaz. İmamı da ancak Cebrail bilebilir. Biri wefat ettiğinde onun yerine başkasını getirir.

Zeydiye: Hüseyin'in bütün neslinin imam olduğunu söylerler. Onlardan biri olduğu zaman ister takwa sahibi, ister facir olsun başkasının arkasında Namaz caiz olmaz, derler.

Abbasiye: Abbas'ın [Rasulullahın amcası], halifelikte başkasından daha ewla olduğunu söylerler.

Mütenasihe: Ruhların tenasuhuna inanırlar. Eğer kişi iyilik sewer biri ise, öldükten sonra ruhu ondan çıkıp mutlu olarak yaşayacağı başka bir yaratığa girer. eğer kötü ise ruhu huzursuz yaşayacağı bir yaratığa girer, derler.

Reciye: Ali we beraberindekilerin tekrar Dünya'ya gelerek düşmanlarından intikam alacaklarına inanırlar.

Lainiye: Osman, Talha, Zubeyr, Muawiye, Ebu Musa el Eş'ari we Aişe'yi [Radıyallahu Anhum] lanetlerler.

Muterebbise: Abid görünürler we her asır da bir adamı Mahdi ilan ederler. Öldükten sonra da O'nun yerine başkasını tayin ederler.


                                                     Cebriye


Cebriye de 12 fırkaya ayrılmıştır:

Muttaribe: İnsanoğlunun hiçbir fiili olmadığına, hepsini Allah'ın yaptığına inanırlar.

Efaliye: Fiilimiz wardır. Ancak o fiili yapma gücümüz yoktur. Bizler boynunla iple çekilen haywanlar gibiyiz derler.

Mefruğiye: Herşey önceden yaratılmış olup, şimdi hiçbirşey yaratılmaz derler.

Necariye: Allah insanlara yaptıklarından dolayı değil, aksine kendisinin yaptığından dolayı azab eder, derler.

Mutaniye: Kalbine geleni [içinden geçeni] we hayr bildiğini yap derler.

Kesebiye: Kulun ne sewap ne de azap kazanmadığını söylerler.

Sabukiye: Dileyen amel eder, dileyen de etmez. Mutlu olana günahları zarar wermez. şaki olana da iyilikleri fayda wermez derler.

Habiye: Allah'ın muhabbet kasesinden içenlerden farzlar düşer. Yapma zorunluluğu üzerlerinden kalkar derler.

Hawfiye: Allah'ı sewen kimseyi Allah'ın korkutmaması gerekir, zira dost dostu korkutmaz derler.

Fikriye: İlimde derinleştikçe İbadetlerin o kişiden düştüğünü söylerler.

Hissiye: Dünya da kullar arasında üstünlük olmadığına inanırlar.

Maiye: Hem iş hemde işi yapabilme gücümüz wardır derler.


Duamızın sonu alemlerin Rabbi olan Allah'a hamd'dir.
Tewhid we Takwa









Hiç yorum yok:

Yorum Gönder