YETMİŞ
İKİ FIRKA
Hamd'ın tamamı Allah'adır. Selat ve selam nebi ve ümmetine olsun.
Bid'at ve bid'atçıların zemmi
Aişe (rh)' rivayetler Rasulullah (sas)
şöyle buyurdu; "Kim dinde olmayan birşeyi ortaya atarsa, ortaya çıkardığı
şey reddilir" (Buhari müslim)
Buhari ve müslimde geçen bir hadiste yine
aişe (rh)'den rivayetle Rasulullah (sas) şöyle buyurdu; " Kim dinde
yapmadığımız birşeyi yaparsa yaptığı şey reddelir."
Abdullah bin ömer'de Rasulullah (sas)
şöyle buyurdu;" Kim sünnetimden yüz çevirirse o benden değildir."
(Ebu davud beyhaki)
Abdurrahman bin Amr es Sullemi ve Hacer
bin Hacer şöyle anlatırlar:
“Hakkın da Tevbe Suresi'nin 92. Ayetinin
indiği İrbad bin Sariye'yi ziyaret amacıyla yanına gittik. Ayetin Meali
şöyledir:
“Binek wermek için sana geldiklerin de
'size binek bulamıyorum' dediğin zaman, harcayacak bir şey bulamadıkları için
üzüntüden gözyaşları dökerek geri dönenlere sorumluluk yoktur.” [Tewbe 92]
İrbad bin Sariye bize şu Hadis'i
nakletti:
“Günlerden bir gün Rasulullah bize sabah
Namazını kıldırdıktan sonra yüzünü bize dönerek waaz etti. Herkesin gözü doldu,
kalbleri titredi. Aramızdan biri:
“Yâ Rasûlallah! Sanki bu weda eden
birinin waaz nasihatiydi” dedi.
“Peki bize ne wasiyet edersin?” diye
sordu. O [saw], söyle cewap werdi:
“Size takwayı, Allah [swt] korkusunu we
başınızdakine Habeşli bir köle dahi olsa, itaat etmenizi tawsiye ediyorum. Zira
benden sonra yaşayacak olanlar birçok ihtilaflar göreceklerdir. Siz benim we
Hulefâ-i Râşid'in Sünnetine uyunuz! Onlara sımsıkı tutununuz! Din de çıkarılan
[icat edilen] şeylerden sakınınız! Zira Din'de her yeni çıkarılan şey
Bid'at'tir we her Bid'at dalâlettir.” [Tirmîzî, Ebû Dâwud]
İbn Mesud'dan Rasûlullah'ın [saw], şöyle
buyurduğu riwayet edilmiştir:
“Hawuzun başına herkesten önce ben
waracağım;ancak bazı kimseler o hawuzun başından çekilip uyaklaştırılacaklar.
Ben:
“Yâ Rabbî! Onlar benim ümmetimdendirler”
diyeceğim. O zaman Allah [swt], bana şöyle diyecek:
“Senden sonra onların neler yaptığını sen
bilmezsin.” [Müslim]
Abdullah bin muriz şöyle der ; "
İpin yavas yavas aşınıp koptugu gibi dinde sünnet sünnet gidecektir."
Birgün İmam tavus oğluyla birlikte
oturuyordu, yanlarına mutezile mezhebinden biri gelip konusmaya basladı, bunun
üzerine İmam Tavus parmaklarıyla kulaklarını tıkadı, oğlunada ayı şekilde bunu
yapmasını söyledi çünkü sözler zayıf kalpli birinden çıkıyordu.
Muhammed bin davud sufyan bin uyeyneye,
ibrahim bin ebi yahya kader konusunda ileri geri konustugunu söyledi, bunun
üzerine sufyan ; " Durumu insanlarına anlatın banada Allah (svt)'dan
afiyet dileyin dedi,"
Salih el mer'i söyle der; " İbn
şirin'in huzuruna biri geldi, ve kader konularından biri hakkında konusmaya
başladı, bunun üzerine ibn şirin adama ;" Ya sen kalk git yada biz
kalkalım dedi."
Eyyub sahtiyani şöyle der; " Bid'at
sahibi amel edip çalıstıkça, Allah (svt)'dan dahada uzaklasır."
Sufyani sevri şöyle der; "Bid'at
iblise gunahtan daha sevimlidir. Çünkü
günahtan dönülür ama bid'at'ten dönülmez."
Abdulaziz bin ebu davud ölünce cenaze
namaznıın kılınması için safanin
kapısına konuldu insanlar saf olduktan sonra sufyani sevri geldi,
safları yararak cenazenin yanına vardı sonrada üzerine namaz kılmayıp geri
çekildi, zira Abdul aziz bin ebu davud murcie mezhebine mensuptu.
Sufyani sevrinin yine şöyle dediği
rivayet edilir; " Kim bid'atçı birini dinlerse, Allah (svt) onu duyduğu
şeylerden faydalandırmasın. Kim onunla tokalaşırsa islamla olan bağını
koparsın."
Süleyman Temimi ölüm döşegine düşünce çok
ağladı niçin ağlıyorsun yoksa ölümdenmi korkuyorsun denilince,hayır fakat ben
kaderiye mezhebinden birine uğramış ve ona selam vermiştim.Bu yüzden Allah
(svt)'ın beni hesaba çekmesinden korkuyorum dedi.
Fudayl bin iyad şöyle der; " Kim
bid'at sahibi birisini severse, O'nun amelini heva eder ve islam'ın nurunu
kalbinden çıkarır."
Başka bir sözünde ise şöyle der; "
Kim bid'at sahibi biriyle oturursa ondan sakının."
Başka bir sözünde ;" Yolda bid'atçı
birini görürsen yolunu değiştirip, başka bir yoldan git, Bid'at sahibi kimsenin
ameli Allah (svt)'a yükselmez.Bid'at sahibine yardım eden, İslam'ın yıkılmasını
yardım etmiş olur."
Adamın biri fudayl bin iyad'a şöyle dedi;
"Kim kızını fasık bir kimseyle evlendirirse, sıla'ı rahimi koparmış olur
ve kim bid'atçı biriyle oturursa ona hikmet verilmez. Allah u Teala'nın birinin
bid'at sahibine bid'atından dolayı kızdıgını bilirse onun gunahlarını
affedmesini umarım.
SÜNNET VE BİD'AT'IN ANLAMI
Eğer şimdiye kadar bid'at'ı yeriğ sünneti
övdünüz, peki bid'at nedir ? Sünnet nedir? Zira günümüzde her bid'atcıda
kendini ehli sünnete nisbet etmektedir denirse şöyle cevap veririz.
Sünnet ; Sözlükte tutulan ve takip edilen
yol demektir. Hiç süphesiz ehli sünnet Rasulullah (sas)'ın izinden giden onun
ve ahsabının yoluna, Tabi olanlar averilen isimdir.Zira onlar hiçbir degişimin
olmadıgı bir yol üzereydiler.
Bid'at ve değişimler, Rasulullah (sas)'ın
vefatından sonra meydana geldi, Bid'at ise Dinin aslında olmadıgı halde,
sonradan ortaya cıkarılan fiillerden ibarettir. Genel olarak bid'atler şeriate
muhalif olur, şeriate yapılan bir noksanlık veya fazlalıgın göstergesidir.Ortaya
atılan bid'at seriate muhalif olmayıp caiz olan birsey bile olsa böyle birşey
ortaya cıktıgında selefi salihinin cogunlugu Dinin aslının korunması için, bunu
hoş görmeyip kerih göruyorlar ve butun bid'atcılerden nefret ediyorlardı.
"Ebabkr ve Ömer (ra) Zeyd bin
sabitten kur'an'ı toplamasını istediklerinde, Zeyd onlara şöyle cevap
vermiştir. Rasulullah (sas)'ın yapmadığı birşeyi siz nasıl yaparsınız, Saad bin
malik bir adamın buyurun ey miraç sahibi dediğini duyunca şöyle dedi; "
Biz Rasulullah (sas)'ın zamnında böyle demezdik, adamın biri Abdullah bin
mes'ud'a bahsederek şöyle der; "Akşam namazından sonra camide otururlar,
ve aralarından biri, sukadar tekbir getirin su kadar subhan allah deyin,
sukadar elhamdulillah deyin der; Abdullah bin mes'ud haberi getirene
derki;" Eğer birdaha yaparlarsa gel bana haber ver, adamlar başlayınca oda
gelip haber verir, İbn Mes'ud hemen çıkar yanlarına gider ve onlara şöyle der;
" ben Abdullah bin mes'ud'um Allah yemin ederimki bu yaptıgınız bid'at
tır. Muhammed (sas)'in ashabından dahamı üstünsünüz. Bu söz üzerine adamlar
yaptıgından tevbe edip kendilerini düzeltiler."
Şu'be bin muğire Rasulullah (sas)'ın
şöyle dediğini rivayet eder; " Allah (svt)'ın emri kendilerine gelip
çatıncaya kadar, ümmetimden bir gurup mevcut olacakrtır." ( buhari müslim)
Bir diğer rivayette Rasulullah (sas)
şöyle buyuruyor; "Ümmetimden bir grup daima hak üzere olacaklardır.
Kendilerine yardım etmeynler onlara zarar veremezler.Bu hal Allah (svt)'ın
dilediği kadar devam eder."( Buhari müslim)
Ehl-i Bi'dat'ın Bölünmesi
Rasulullah [saw] şöyle buyurmuştur:
"Yahidler 71 weya 72 fırkaya bölündüler. Aynı şekilde
Hristiyanlarda bölündüler. Ümmetim ise 73 fırkaya bölünecektir" Tirmizi bu
Hadisin Sahih olduğunu söyler ki Hadisin dewamı şöyledir: " Biri hariç
hepsi ateştedir"
"O fırka hangisidir ya Rasulullah ?" diye sorulunca
Rasulullah [saw] şöyle demiştir:
"Benim we ashabımın üzerinde olduğu fırkadır" [Ebû
Dâwûd, İbn Mâce, Tirmîzî]
Enes b. Malik'te [ra], Rasulullah'ın [saw] şöyle dediğini
riwayet eder:
"İsrailoğulları 71 fırkaya ayrıldılar, 70 fırka helak
oldu bir tanesi kurtuldu. Ümmetim de 72 fırkaya ayrılacak, bir tanesi
kurtulacak diğer 71 fırka kurtulacaktır."
"O fırka hangisidir ya Rasulallah?" diye sorulunca,
Rasulullah [saw] şöyle buyurur:
"Cemaattir" [İbn Mâce, Ahmed, Beyhaki]
Peki bu fırkalar biliniyor mu? Bunlar hangileridir?
Cewap olarak deriz ki: "Bizler bu fırkaların asıllarını
biliyoruz; ancak her asıl da kendi arasında bölünmüştür." Dolayısıyla her
fırkanın ismini tek tek anmaya gerek yoktur. Önce asıl itibariyle adlarını
sıralayalım:
İslam Alimleri sapık fırkaların aslının altı fırka olduğunu
söylerler:
- Kaderiyye,
- Cebriyye,
- Mürcie,
- Rafıziyye,
- Cehmiyye we
- Haruriyye [Harici].
Her fırka kendi içinde 12 fırkaya bölünmüş olduğundan sayıları
tam 72 etmektedir.
Haruriyye:
Hariciler fırkası kendi aralarında 12 fırkaya bölünmüştür. İlk
fırkaları:
Ezrakiye: Ebu
Raşid Nafi bin el Ezra adlı kişiye nispetle bu adı almışlardır. Hariciler
arasında sayıları en çok olan we en güçlü olan guruptur. Ehl-i Kıbleyi tekfir
ederler we hiç kimseyi Mü'min olarak kabul etmezler.
İbadiye:
Abdullah b. Esad'a nispetle bu adla anılırlar. Kendileri gibi söyleyenleri
Mü'min söylemeyenlerin Münafık olduğunu söylerler.
Selebiye: Salebe
b. Mişkan'a nispetle bu adla anılırlar. Kaza we Kaderin olmadığını söylerler.
Hazimiye: Hazım
b. Ali'ye nispetle bu adla anılırlar. İmanın ne olduğunu bilmedikleri için
halkın tümünün mazur olduğunu söylerler.
Halefiye: Halefin
arkadaşları olarak bilinirler. Kadın-erkek Cihadı terk edenin kafir olduğuna
inanırlar.
Mekremiye: Mekrem
b. Abdullah el Acli'ye nispetle bu adla anılırlar. Kimsenin kimseye dokunmaya
hakkı olmadığını zira onun temiz mi necis mi olduğunu bilemeyeceklerini
söylerler we tewbe edip yıkanıncaya kadar onunla yemek yemezler. Namaz
kılmayanı tekfir ederler. Bu kişinin Namaz kılmadığından dolayı değil, Allah'ı
[cc] tanımadığından dolayı küfre girdiğini söylerler.
Kenziye: Kimse
malını başkasına weremez. Çünkü hak etmemiş olabilir derler. Bu nedenle hak
sahipleri ortaya çıkıncaya kadar mallarını toprağa gömerler.
Şemrahiye: Yabancı
kadınlara dokunmada bir beis olmadığını çünkü onların reyhanlar olduklarını
söylerler.
Ahnesiye: Ahnes
adında birine nispetle bu adla anılırlar. Öldükten sonra ölüye ne hayır ne de
şerrin dokunmayacağını söylerler.
Mahkemiye: Mahlukatı
hakem olarak kabul edenleri tekfir ederler.
Mutezile: Haruriye
fırkasının bir bölümüdür. Ali [ra] ile Muawiyenin [ra] durumunu bilmediklerini
bunun için her iki taraftan uzak durduklarını söylerler.
Meymuniye:
Meymun
b. Haid'e nispetle anılırlar. Adamlarının [dostlarının] rızası olmadan iman
edemeyeceklerini, bunun geçerli olmayacağını, iddia ederler. Bu grup erkek
kardeşlerinin kızları we kızlarının kızlarıyla ewlenmeyi caiz görürler.
Kaderiye
Kaderiye mezhebi de 12 fırkaya bölünmüştür:
Ahmeriye: Allah'ın
adil olabilmesinin şartı, kulların [Allah'ın ] işlerine malik olmaları we
[Allah'ın] onlarla işledikleri günahların arasına girmemesidir.
Senewiye: İyiliklerin
Allah'tan kötülüklerin ise Şeytan'dan olduğuna inanırlar.
Mutezile: Ahirette
Mü'minlerin Allah'ı [cc] görmelerini inkar ederler we Kuran'ın mahluk olduğunu
söylerler.
Keysaniye: İşlediğimiz
fiilerin Allah'tan mı kuldan mı olduğunu, yine öldükten sonra insanlara sewap
mı ceza mı olduğunu bilmeyiz derler.
Şeytaniye: Muhammed
b. Numan'ın tabileridirler. Şeytanın ismiyle adlandırılmışlardır. Allah'ın [cc],
Şeytan'ı yaratmadığına inanırlar.
Şewikiye: Küfür
hariç bütün kötülüklerin takdir edildiğine inanırlar.
Wehemiye: Yaratıkların
fiilerinin we sözlerinin zatı yoktur. İyilik we kötülüğün de zatı yoktur
derler.
Rawendiye: Bunlara
göre Allah'ın [cc], indirdiği bütün kitaplarla amel etmek haktır. Nasih yada
Mensuh olsun fark yapmaz..
Beteriye: Günah
işledikten sonra yapılacak tevbenin kabul olmadığına inanırlar.
Nakisiye: Rasulullah'a
[saw], biat etmeyenlerin günahkar olmadıklarına inanırlar.
Kasıtiye: Dünyalık
istemeyi zühd'e tercih ederler.
Nezzamiye: İbrahim
Nezzam'ın talebelerindendirler. Allah'ın [cc], birşey olduğunu söyleyenleri
tekfir ederler.
Cehmiyye
Cehmiyye de 12 fırkaya ayrılmıştır:
Muattile: İnsanın
hayal ettiği şeylerin de mahluk olduğunu söylerler. Allah'ın görülebileceğini
iddia edenleri tekfir ederler.
Merisiye: Bişr el Merisiye'ye nispetle böyle adlandırılırlar. Allah'ın sıfatlarının çoğunun mahluk olduğunu söylerler.
Mültezime: Allah'ın her yerde we her mekanda olduğunu sylerler.
Merisiye: Bişr el Merisiye'ye nispetle böyle adlandırılırlar. Allah'ın sıfatlarının çoğunun mahluk olduğunu söylerler.
Mültezime: Allah'ın her yerde we her mekanda olduğunu sylerler.
Waridiye: Rabbini
tanıyanın Cehennem'e gitmeyeceğini söylerler. Çünkü Cehennem'e gidenin bi daha
asla çıkmayacağına inanırlar.
Zehadiye: Hiç
kimse Rabbin warlığını ıspat edemez. Çünkü ıspat ancak duyularla idrak
edildikten sonra olabilir. İdrak edilen şeylerse İlah olamaz. İdrak edilmeyen
de ıspat edilemez.
Herekiye: Ateşin
kafiri bir defa yakacağını bir defa yandıktan sonra artık ateşin sıcaklığını
hissetmeyeceğini söylemişlerdir.
Mahlukiye: Kuran'ın
mahluk olduğunu söylerler.
Faniye: Cennet
we Cehennem'in faniliğine inanırlar we hatta bazıları yaratılmadığını bile
söylerler.
Muğriye: Peygamberleri
inkar edip onların birer hakim olduklarını söylerler.
Wakıfiye: Kuran'ın
ne mahluk olduğunu nede olmadığını söyleyebiliriz derler.
Kaberiye: Kabir
azabını we şefaati inkar ederler.
Lafziye: Kuran'ı
okumamız [telaffuzumuz] mahluktur derler.
Mürcie
Mürcie de 12 fırkaya bölünmüştür:
Tarikiye: Allah'ın
kullarına hiçbir farz koymayıp, sadece iman etmelerini yeterli kabul ettiğini,
O'na iman edip tanıdıktan sonra kişinin dilediğini yapma hürriyetine sahip
olduğunu söylerler.
Saibiye: Allah-u
Teala'nın yaratıklarını dilediklerini yapmaları konusunda serbest bıraktığına
inanırlar.
Raciye: Biz,
Allah'a itaat edene itaatkar, isyan edene de isyankar diyemeyiz. Zira o kişinin
Allah katında ki durumunu bilmiyoruz derler.
Şakiye: Taatler
imandan değildir, derler.
Beyhesiye: İman
ilimdir derler we hak ile batılı, helal ile haramı bilmeyenleri tekfir ederler.
Menkusiye: İman
ne fazlalaşır nede azalır derler.
Müşebbihe: Allah'ın
eli bizim elimiz gibi, gözü de bizim gözümüz gibidir derler.
Taşewiye:
Her
Hadisin hükmünü aynı sayarlar. Bunlara göre nafileleri terkeden fazları terkeden
gibidir.
Zahiriye:
Kıyası kabul etmezler.
Bideiye: Bu
ümmete ilk defa Bid'atları ortaya çıkaranlardır.
Rafıziler
Rafıziler de 12 fırkaya ayrılmışlardır:
Alewiye: Peygamberlik
Hz. Ali'nin hakkıydı. Ancak Cebrail hata ederek, Hz. Muhammed'e werdi
diyenlerdir.
Emuriye: Hz.
Ali'nin Peygamberlikte Hz. Muhammed'e ortak olduğunu söylerler.
Şia: Hz. Ali Peygamberlerin
warisi olup Rasulullah [saw] kendisinden sonra onu halife tayin etmiştir. Bu
nedenle ümmet, başkasına beyat etmekle küfre sapmıştır derler.
İshakiye:
Peygamberlik kıyamete kadar dewam edecektir. Ehl-i Beyt'in ilmini bilen herkes
Peygamberdir, derler.
Nawusiye: Ali
[ra], ümmetin en faziletli kişisidir. Başkasının efdal [daha üstün] olduğunu
söyleyen kafir olur, derler.
İmamiye:
Dünya, Hüseyin'in neslinden imamsız olamaz. İmamı da ancak Cebrail bilebilir.
Biri wefat ettiğinde onun yerine başkasını getirir.
Zeydiye:
Hüseyin'in bütün neslinin imam olduğunu söylerler. Onlardan biri olduğu zaman
ister takwa sahibi, ister facir olsun başkasının arkasında Namaz caiz olmaz,
derler.
Abbasiye:
Abbas'ın [Rasulullahın amcası], halifelikte başkasından daha ewla olduğunu
söylerler.
Mütenasihe: Ruhların tenasuhuna inanırlar. Eğer kişi iyilik sewer biri ise, öldükten sonra ruhu ondan çıkıp mutlu olarak yaşayacağı başka bir yaratığa girer. eğer kötü ise ruhu huzursuz yaşayacağı bir yaratığa girer, derler.
Mütenasihe: Ruhların tenasuhuna inanırlar. Eğer kişi iyilik sewer biri ise, öldükten sonra ruhu ondan çıkıp mutlu olarak yaşayacağı başka bir yaratığa girer. eğer kötü ise ruhu huzursuz yaşayacağı bir yaratığa girer, derler.
Reciye: Ali we
beraberindekilerin tekrar Dünya'ya gelerek düşmanlarından intikam alacaklarına
inanırlar.
Lainiye:
Osman, Talha, Zubeyr, Muawiye, Ebu Musa el Eş'ari we Aişe'yi [Radıyallahu
Anhum] lanetlerler.
Muterebbise: Abid
görünürler we her asır da bir adamı Mahdi ilan ederler. Öldükten sonra da O'nun
yerine başkasını tayin ederler.
Cebriye
Cebriye de 12 fırkaya ayrılmıştır:
Muttaribe:
İnsanoğlunun hiçbir fiili olmadığına, hepsini Allah'ın yaptığına inanırlar.
Efaliye:
Fiilimiz wardır. Ancak o fiili yapma gücümüz yoktur. Bizler boynunla iple
çekilen haywanlar gibiyiz derler.
Mefruğiye:
Herşey önceden yaratılmış olup, şimdi hiçbirşey yaratılmaz derler.
Necariye: Allah
insanlara yaptıklarından dolayı değil, aksine kendisinin yaptığından dolayı
azab eder, derler.
Mutaniye:
Kalbine geleni [içinden geçeni] we hayr bildiğini yap derler.
Kesebiye: Kulun
ne sewap ne de azap kazanmadığını söylerler.
Sabukiye:
Dileyen amel eder, dileyen de etmez. Mutlu olana günahları zarar wermez. şaki
olana da iyilikleri fayda wermez derler.
Habiye: Allah'ın
muhabbet kasesinden içenlerden farzlar düşer. Yapma zorunluluğu üzerlerinden
kalkar derler.
Hawfiye:
Allah'ı sewen kimseyi Allah'ın korkutmaması gerekir, zira dost dostu korkutmaz
derler.
Fikriye:
İlimde derinleştikçe İbadetlerin o kişiden düştüğünü söylerler.
Hissiye: Dünya
da kullar arasında üstünlük olmadığına inanırlar.
Maiye: Hem iş hemde işi
yapabilme gücümüz wardır derler.
Duamızın sonu alemlerin Rabbi olan Allah'a hamd'dir.
Tewhid we Takwa
Tewhid we Takwa
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder